23 Nisan 2024 Salı
20 Nisan 2024 Cumartesi
19 Nisan 2024 Cuma
18 Nisan 2024 Perşembe
14 Nisan 2024 Pazar
13 Nisan 2024 Cumartesi
11 Nisan 2024 Perşembe
8 Nisan 2024 Pazartesi
Zonguldak Kömür Havzası
Sergi Odası 25 Yaşında!
24 yıldır Zonguldak’ta kültür-sanat ortamı sunan Sergi Odası 1 Mayıs 2024’de 25 yaşına girecek
Sergi Odası son bir yılda on fotoğraf, bir resim sergisi ve Karaelmas Ressamlar Topluluğu Atölyesini konuk etti. "Salı Sineması" başlığı altında 23 filmi izleyicileriyle buluşturdu.
Geçen dönem boyunca geleneksel çalışması ‘Soğuksu Sahaf Günleri’ni düzenlerken, ‘Zonguldaklı Yazarlar, Zonguldak’ı Yazanlar” yayınlarını masa üstüne çıkarmayı sürdürdü.
Sergi Odası, yeni çalışma döneminde de "Hayatımız Trafik" etkinliğini ve "Salı Sineması" gösterilerini sürdürecek. Bu arada Türkiye'de alanında ilklerden sayılan Karayolu Trafiği Can Güvenliği Kitaplığı 12'inci yaşına girecek. Kitaplık kitap ve dergiyle birlikte DVD film, fotoğraf, gazete bulunduruyor.
Kömür havzaları ile kültür alışverişi
Ayrıca, Zonguldak gibi yüzyılı aşan tarihiyle kömür havzalarını barındıran Almanya, Britanya, ABD gibi ülkelerdeki müze ve kültür kurumlarıyla ilişkiler kurulacak. Bu konuda oluşturulacak bir çalışma ekibi ile sanat, komşuluk ve dayanışma desteği çağrısında bulunulacak. Havzalar arası kültür alışverişi için çaba gösterilecek.
8'ncisi 2012'de Sergi Odası tarafından gerçekleştirilen Zonguldak Fotoğraf Günleri'nin kaldığı yerden devamı için çalışma yürütülecek. Bu etkinliğin ilki 1990 yılında Zonguldak Fotoğraf Grubu tarafından başlatılmıştı.
Dayanışma İçin Teşekkür
Sergi Odası, geçen bir yıllık çalışma dönemine destekleri nedeniyle; Ahmet Tokyay, Zafer Güneş, Şükran Yavuzdemir, Mehmet Bozacıoğlu, Kadriye Kılıç, İsmet Akyol, Özlem Yücesan, Alaaddin Kara, Recep Topçu, Nadir Özsoy, Gülden Işık, Yasemin Taş,, Mustafa Yılman, Necip Sağır, Caner İpek, Şahide Soğangöz Çavda, Güliz Akın, Ayşegül Karalar, Sadık Oğuz (İFSAK), Gültekin Alkurt (İFSAK), Karadeniz Matbaası, Alkan Matbaası (Topkapı), Birgün Gazetesi, Anadolu Ajansı ve yerel basın çalışanlarına teşekkür ediyor.
E: 67sergi@gmail.com < www.galeri67.blogspot.com
Bir Perde, Bir Cihaz, Bolca Heves
“Doğuştan kör” tabelasının arka yüzüne şunları yazmış yoldan geçmiş biri: “Bahar geliyor, ama ben göremeyeceğim”. Kör dilencinin geliri artmış. Özdemir İnce, Şiir ve Gerçeklik
“İki Kalas, Bir Heves” söylemi çoğunlukla tiyatrocuların alanına girer. Amatör heyecan varsa iki kalasın sığacağı her mekan tiyatro alanıdır yani.
Bir okula girdiğim zaman koridorları sergi galerisine, sendika ve dernek binalarına uğradığımda salonlarını, odalarını kafamda gösteri yerine dönüştürürüm. Hevesi ateşleyen fikir, amaç varsa dar-geniş her yeri kültür alanı olarak görürüm.
Fikir dedimse çok ağır değil hafif cinsinden. Kısaca, iyilerin duygu ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasını kötülere bırakmama çabası diyebilirsiniz. Örneğin, her yeri kaplayan reklamların hammaddesi duygu. Örneğin, kötülerin kötülüklerini duygular üzerinden aklayıp pazarlamak için kullandığı sanatsal faaliyetler. Ya da sanatçı ve örgütleri ile kurdukları paydaşlık, sponsorluk ilişkileri… Son büyük deprem sonrası görünürlükleri zirve yapan markalı şirketlerle bağlantılı cemiyet hayatının bıktırıcı “sanat iyileştirir” operasyonları.
Operasyon sözcüğünü boşuna kullanmadım. Örgütlü kötüler “duygu avcısı, tasarımcısı” olarak dosyalarını hazırlar, kurbanlarına “duygu atışları” yapar. Bu iş için iyileri; duygu yoğun insanları yani bizim şairleri, bizim yazarları, bizim gazetecileri, bizim yönetmenleri şehvetle kadrolarının içine alırlar.
Madem böyle, avcıların hedefi olan sen, ben, biz kendi duygu alanımıza bir orman gibi sahip çıkmalıyız. Bu nedenle her parti, dernek, sendika, köy konağı, okul, fabrika, muhtarlık, sözümüzün geçtiği her mekanın bir parçası sanat yani duygu, kültür savaşları alanıdır.
Sinema; kestirmeden giden, tüm sanatları içine alan, yorgun bedenlere az zamanda bilgi aktaran bir sanat dalı. Bir duvar, bir cihaz, dört sandalye ile sendikanızın, derneğinizin odası eğitim/kültür odası oldu bile. Tiyatro için sahne bile istemez, fazladan bir masa lambası olursa iyi olur.
Ancak, heveslerimizin önünde yıllanmış içimizden bir engel var: Sosyal ya da politik dedikoduculuk. Dernekçilerin, particilerin ortamı geveze erkek öğrencilerin kantindeki masaları gibidir. Bir de dışımızdan gelen yıllanmamış bir başka engel var. Bir düşünürün gerçek ilişkilerin yerine konan protez olarak tanımladığı "sosyal medya". Yıllar önce, daha masum zamanlarda Şair Kemal Özer; "Sanki televizyondan uzanan bir el çocuğumu benden alıyor" demişti.
Yine de umutsuzluk gevezeliği yapmaya hakkımız yok. Yerelden yerel ötesine uzanan, insanı ayık tutan sonsuz kültür savaşlarının fedaisi olmak en faydalısı. Karşımızda dizilerden reklamlara, futboldan dijital oyunlara uzanan uyuşturucu ağı var. Bunları arkalayan; hem kullanıcı hem satıcı pozisyonunda olan dini imanı bayrağı kasası iç içe geçmiş sınır tanımayan kalifiye elemanlar, torbacılar var.
İbrahim Akyürek , Şubat 2024
2014
5 Nisan 2024 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)